- Alexis Haselberger, Google, Lyft ve Workday gibi markalarda yöneticiler için bir üretkenlik koçudur. Alexis Haselberger, kanmayı bırakmanız gereken 5 verimlilik efsanesini açıklıyor…
- İnsanların sık sık kandığı büyük bir efsanenin dinlenmek yerine işe ayırdıkları zamanı en üst düzeye çıkarmak olduğunu söylüyor.
- Yazar Robin Madell’e söylendiği gibi, işte işlerin verimli bir şekilde yapılmasında gerçekten işe yarayan şeyler:
Business Insider’ın haberine göre yazılan bu makale, San Francisco’da 41 yaşında bir zaman yönetimi ve üretkenlik koçu olan Alexis Haselberger ile edilen bir sohbete dayanmaktadır. Uzunluk ve netliği düzenlenmiştir.
Bir zaman yönetimi ve üretkenlik koçu olarak, Google, Lyft, Workday, Capital One ve Upwork çalışanları da dahil olmak üzere binlerce kişiye zamanlarını kontrol etmelerini öğrettim.
Müşterilerle bire bir koçluk ortamında ve grup olarak çalıştığım programım İyi Harcanan Zaman aracılığıyla, tavsiye uzmanlarının çoğunlukla insanlara önerdiği ve çok insanda işe yaramayan beş yaygın üretkenlik efsanesi fark ettim. İşte bu konuda yanılıyor olmalarının sebepleri ve üretken kalmada gerçekten işe yarayan şeyler.
1. Efsane: Erken kalkan yol alır
Piyasada o kadar çok üretkenlik tavsiyesi var ki, bu tavsiyelere göre sabahın erken saatlerinde egzersiz yapma, günlük tutma ve meditasyon yapma konusunda başarılı değilseniz, başarılı ya da üretken olamazsınız. Bu açıkça yanlıştır.
İnsanların farklı uyku düzenlerine sahip olmasının arkasında gerçek veriler var. Bazı insanlar gerçekten sabahları erken ve enerjik uyanan, ve günün üstesinden gelmeye hazır olan insanlardır. Diğerleri sabahları bilinç bulanıklığı yaşar ve en çok gecenin erken saatlerinde odaklanır. İkisinden birine daha iyi diyemeyiz.
Danışanlarım ve kendim için, gün boyunca uyku ve enerji düzeninizi anlamanın ve ardından işlerinizi bu enerji düzenine uyacak şekilde düzenlemenin yapılabilecek en iyi şey olduğunu buldum.
Örneğin, her gün öğleden sonra saat üç gibi ani bir halsizlik geliyorsa, o zaman işinizi tam odakla yapma zamanınız değildir. Bunun yerine o zaman aralığını, insanlara e-posta göndermek gibi o sırada daha az enerji ve beyin gücü gerektiren işlerinizi halletmek üzere planlayın.
Ek olarak, egzersiz ve meditasyon gibi sizin için iyi olan şeylerin sabah yapılması için hiçbir spesifik neden yoktur. Birçok insan bu tarz şeyleri günleri içerisinde onlara en uyan zamana sığdırmayı başarır. Örneğin, ideal programı sabah ondan akşam üçe kadar çalışmak, ardından egzersiz yapmak, yemek yemek ve akşam dokuza kadar ailece vakit geçirmek olan bir danışanım var. Sonra gece geç saatlerde birkaç saat boyunca ara vermeden çalışıyor.
2. Efsane: Üretken olmanın tek bir doğru yolu vardır
Üretken olma üzerine yazılmış çoğu kitap kendi ‘sistemini’ savunuyor. İnsanlar bu kitapları okurlar, bu sistemleri uygulamaya çalışırlar, uygulayamazlar ve sonuç olarak başarısız hissederler.
Gerçek şu ki, evrensel bir “doğru yol” yoktur. Herkesin kendi doğru yolu var.
Bu kitaplara genel olarak aşırı değer verildiğini görüyorum, ancak bazı taktiklerin sizin için işe yaradığını, bazılarının ise beyninize veya yaşam tarzınıza uymayacağını kabul etmelisiniz, ve bu bir sorun değil.
Deneyip tekrar ettiğimizde kendi doğru yolumuzu bulabiliriz. Bunu yapmanın en iyi yolu, belirli bir süre bir şey denemek ve neyin işe yarayıp yaramadığını takip etmektir.
Örneğin, danışanlarımla bir “gün sonu planlaması” süreci üzerinde çalışıyorum. Danışmanlar bunu birkaç haftalığına denemeye başlayabilir ve başlangıçta tutarlılık konusunda sorun yaşarken, bunu yapmaya devam ettiklerinde süreci gerçekten sevdiklerini ve her seferinde ertesi günün daha sorunsuz geçmesini sağladığını görebilirler. Sonrasında da isterlerse birkaç hafta boyunca başka bir zaman planlaması yapabilirler, örneğin iş gününün bitiminden iki saat önce veya akşam yemeğinden sonra olarak.
3. Efsane: Tüm işleri her zaman halletmenin bir yolu vardır
Birlikte çalıştığım çoğu insan, işlerini sanki bir Tetris gibi halledebilirlerse, yani daha fazla iradeleri, daha fazla motivasyonları veya dayanıklılıkları olsa, “her şeyi nasıl yapacaklarını” çözebilecekleri inancıyla geldi.
Gerçekte ise hiçbirimiz işlerimizin hepsini yapmayacağız. Görev listelerimizin sonuna asla ulaşamayacağız. Aslında her birimiz yapmadığımız şeylere ait büyük, uzun bir listeyle öleceğiz, hayat bu. Aslında zor seçimler yapmak zorunda olmasaydık ya da çabalamamızı gerektiren hiçbir şey olmasaydı hayat çok sıkıcı olurdu.
Bunun yerine danışanlarımla çalıştığımda öncelikle “her şeyi yapmanın” hayatın amacı değil, imkansız bir hedefi olduğu zihniyeti üzerinde çalışırız. Ben insanlara her günün sonunda yaptıklarıyla ilgili kendilerini iyi hissedebilecekleri ve yaptıkları şeylerin yapmadıklarından daha önemli olduğu şekilde öncelik vermeyi öğrenmelerini öğretiyorum.
4. Efsane: Gününüzün her dakikasını en iyi şekilde değerlendirin
Üretkenlik dünyasındaki bir başka zehirli fikir de üretken olmak için zamanınızı her seferinde en iyi şekilde kullanmanız gerektiğidir ve onlara göre üretkenlik, bir süre zarfında ne kadar şey başarıp tamamladığınızla ilgilidir.
Benim üretkenlik tanımım çok farklı: Verimlilik, yapmak istediğiniz şeyi yapmaktır.
Üretken ve tatmin edici bir hayat yaşamak için dinlenmek ve rahatlamak gereklidir. Her zaman bir şeyler yapıyor olmanıza gerek yok, ve dinlenmek sizi strese sokuyorsa, araştırmaların dinlenmenin üretkenliğimizi ve yaratıcılığımızı geliştirdiğini öne sürdüğünü bilin.
Bu üretkenlik tanımını kullanırken, isteklerinizi takip edin. Artık bir kitapla hamakta tembelce yatarak geçirdiğiniz bir öğleden sonrası sizi suçlu hissettirmesin. Öğleden sonra yapmak istediğiniz şey gerçekten buysa, verimli bir öğleden sora geçirmişsiniz demektir.
5. Efsane: Sıkı bir rutini takip edin
Pek çok uzman, bir rutin oluşturup buna sadık kalmanın altın değerinde olduğunu söyler. Bir rutine sahip olmanın kesinlikle birçok faydası olsa da, sıkı bir rutine bağlı kalmanın üç temel sorunu vardır:
1- Ya hep ya hiç düşüncesini getirir. Rutininiz konusunda çok katıysanız ve bir nedenden dolayı bu rutinden sıkıldıysanız veya işler planladığınız gibi gitmezse, “Boş ver, bugün mola vereyim, yarın tekrar devam ederim” demek çok kolay olabilir. Fakat direkt pes etmektense kendi ekseninizden ayrılmadan ayar yapabilmek daha iyidir.
2- Araştırmalar, alışkanlıklarımızı esnek tuttuğumuzda aslında daha aktı alışkanlıklar oluşturduğumuzu gösteriyor. Katy Milkman’ın “Nasıl Değişilir” kitabında bize esnek alışkanlıklar geliştirmenin ardındaki araştırmaları gösteriyor. Amacınız daha fazla egzersiz yapmaksa, “Pazartesiden cumaya saat 17.00’de spor salonuna gitmeliyim” demek yerine, haftada yapabildiğiniz sayıda egzersiz yapmayı seçerseniz, bunu başarabilmeniz daha olasıdır. İlk seçenekte başarısız olmak çok kolaydır.
3- Gerçek hayat bize her gün ters köşe yapar. Rutininiz çok katıysa, sürekli olarak kendinizle savaşır veya kötü hissedersiniz çünkü hayat o kadar da tahmin edilebilir değildir.
Katı bir rutin yerine esnek bir plan oluşturmak için çalışabilirsiniz. Sıkı bir rutin ve esnek bir plan arasındaki fark, yeni olan şeylerden sonra gerektiğinde planınızı değiştirebilmenizdir.
Örneğin, günün ilk saatini önemli işler yaparak geçirdiğiniz, ardından e-postayla uğraştığınız, sonra da günün en önemli öğelerine geçtiğiniz ve tüm toplantılarınızı öğleden sonra planladığınız tutarlı bir günlük program oluşturabilirsiniz. Sorun şu ki, bunun gibi katı bir rutin, beklenmeyen işlerin veya isteklerin gerçekliğine yer vermez.
Öte yandan, esnek bir planla, gelecek hafta veya sonraki gün için takviminizi ve görev listenizi yan yana koyup değerlendirirsiniz. Sahip olduğunuz süre ve iş yükünüzün öncelikleri göz önüne alındığında, herhangi bir günde neleri tamamlayabileceğinizi belirleyebilirsiniz. Programınıza nefes aldığınızın ara zamanlar ekleyebilirsiniz.
Şimdi iyi bir planınız var, beklenmedik veya acil yeni bir iş belirirse, yeni işi planınızla karşılaştırabilir ve yeni işi reddetmeniz mi yoksa dahil etmek için planınızı revize etmeniz mi gerektiğine karar verebilirsiniz. Bu plan, kendinle savaşmak ya da rutininin dışına çıkmak zorunda kalırsan kendini kötü hissetmek yerine gerçeklerle verimli bir şekilde yüzleşmeni sağlar.