Thursday, November 7, 2024
No menu items!
HomeMANAGEMENTGeleceği Tasarlamak

Geleceği Tasarlamak

Geleceği öngörmek, insanlığın kaderini değiştirecek teknolojileri hayal etmek ve hayata geçirmek oldukça zor bir iş. Buhar gücünün dünyayı yeni yeni dönüştürmeye başladığı bir atmosferde, 1863’te Jules Verne, Yirminci Yüzyılda Paris adlı romanında; 1960’ların Paris’inde gökdelenlere, klimaya, televizyona, asansöre, benzinle çalışan otomobillere sahip olacağını şaşırtıcı bir doğrulukla tahmin etmişti. Verne’nin kendi döneminin bilimsel buluşlarını içeren dev bir arşivi ve bilimin toplumu dönüştürme gücüne olan sonsuz inancı sayesinde bu öngörüleri yapabildiğini düşünüyorum. Bu nedenle mevcut durumu ve ihtiyaçları iyi analiz etmiş olmak; günümüz şirketlerinin, bir sanatçının ve liderlerinin de ilk yapacağı iş olmalıdır.

Hakan Acar; Eğitmen ve Danışman

Geleceği öngörmek, insanlığın kaderini değiştirecek teknolojileri hayal etmek ve hayata geçirmek oldukça zor bir iş. Buhar gücünün dünyayı yeni yeni dönüştürmeye başladığı bir atmosferde, 1863’te Jules Verne, Yirminci Yüzyılda Paris adlı romanında; 1960’ların Paris’inde gökdelenlere, klimaya, televizyona, asansöre, benzinle çalışan otomobillere sahip olacağını şaşırtıcı bir doğrulukla tahmin etmişti. Verne’nin kendi döneminin bilimsel buluşlarını içeren dev bir arşivi ve bilimin toplumu dönüştürme gücüne olan sonsuz inancı sayesinde bu öngörüleri yapabildiğini düşünüyorum. Bu nedenle mevcut durumu ve ihtiyaçları iyi analiz etmiş olmak; günümüz şirketlerinin, bir sanatçının ve liderlerinin de ilk yapacağı iş olmalıdır.

Birinci Endüstri Devrimi, dünyanın “daha küçük ve birbirine daha entegre” bir yer haline gelmesinin önemli adımlarından biri olmuş, ardından da iş bölümüne dayalı kitlesel üretimin devreye girişiyle ikinci sıçrama gerçekleşmiştir. Bugün hala bir sonraki adım için hazırlıkları hızlandırdığımız, imalatın otomasyonunu sağlayan, elektronik ve bilgi teknolojilerinin devreye girişini kapsayan üçüncü safhanın içindeyiz ve sanayimiz adına bir geçiş dönemindeyiz. Elbette gelecek, yeni ve daima iyiye doğru sıçrayışını sürdürecek. Buna büsbütün hazır organizasyonlar haline gelmek için hareket etmek, kâğıda dökmek, sahaya inmek ve uygulamaya geçmek gerekir.

ORTAK AKILLA DİJİTALE UYUMLU BİR KÜLTÜR OLUŞTURMAK

Halen dönüşüm koordinatörü olarak çalıştığım Friterm Ticari, Endüstriyel Soğutma ve İklimlendirme sektöründe projelendirme, imalat, taahhüt ve satış faaliyetleri ile gelişimini sürdürmüş, 1979 yılında İstanbul’da kurulmuş sektör lideri bir firma. Firmada projelendirme süreçlerinde yaptığımız dijital araçlara kolay adaptasyon, bugün Fritermin dönüşüm sürecinde kültürü sağlamlaştırmak ve zihin dönüşümünden başlamanın meyvelerini toplamamızı sağlıyor.

2017 yılından bu yana şirketimizde oluşturmaya başladığımız “Yalın Düşünce” kültürünün yaygınlaştırılması noktasında belli bir yol aldığımızı düşünüyorum. Bundan sonrasında ihtiyaç gördüğümüz noktalardan başlayarak yalın düşünce alt yapısını dijital araçlarla geliştirmeye ve hızlandırmaya odaklanacağız. Yalın düşünce her devrimin ve her safhanın aracı olabilecek ilkelere sahip aslında. Bu kültürü iyi anlamak, Japonların geleceğin inşasında Verne’nin günümüz temsilcileri olduğunu kavramamız gerekiyor. Endüstri 4.0, yalın prensiplerin günümüze uygulanış biçimini temsil ediyor diye düşünüyorum. Gelecekte insanlığın ihtiyaçları değişim göstermeye devam edecek. Endüstri 4.0 kavramı isim ve şekil değiştirecek fakat yalın felsefe geleceğin uygulama araçlarının sahaya ve özellikle insana entegrasyonunda dönüştürücü gücü elinde tutacaktır. Yalının son prensibi olan “Mükemmellik”, günün koşullarına göre temas ettiği araçlarını değiştirecek fakat bu araçların etkin kullanımı, insan zekasıyla uyumlanması rolünü her daim elinde bulunduracaktır. Bu nedenle, performansa odaklı yalın yönetim ilkeleri, endüstri 4.0’ın teknoloji tabanlı potansiyeli ile birleşmesi gerekiyor. Yalnızca teknoloji minvalinde değil tüm organizasyon kapsamında dönüştürücü düşünmenin varlığını savunmak, tüm değer zincirlerini daima öğrenerek ve yeni davranışların oluşması yoluyla, sürekli yeniliği destekleyerek şirketi bir bütün olarak değerlendirmek, dönüşümün kapısını aralayacaktır. Biz de Friterm olarak dijital dönüşüm süreçleri ve agile süreç yönetim yaklaşımlarının uygulanması yolunda adımlar için hazırlanıyor ve dijital yolumuzu bu kapsamda çiziyoruz.

İşlerin yalnızca finansal olarak değil stratejik açıdan da nereye konumlanacağını, gelecekte olacağımız yeri ve bu yere ulaşmak için ne tür enstrümanlara ihtiyacımız olduğunu bilmemiz gerekiyor. İş modelimizi, “İş yapış şekillerimizi nasıl güncellemeliyiz?”, “Stratejik olarak ne tür amaçlara hizmet etmek istiyoruz?” bu soruların cevaplarına odaklanmamız dönüşüm atmosferinin oluşumunda başlangıç evresini oluşturuyor. Bu soruların cevaplarını vermeden ve cevapların sürekliliğini sağlamadan yola çıkmak, yolda karşılaşacağımız ilk problemde büyük yatırımlar yaparak aldığımız dijital çözüm araçlarının işe yaramasına engel teşkil ediyor. Bu nedenle köklü bir felsefe dönüşümü ve düşünce yapısı değişimi sürecin kurtarıcısı oluyor.

SÜREKLİLİĞİ OLAN DÖNÜŞTÜRÜCÜ BİR SİSTEM YARATMAK

Dijital kasların geliştirilmesi öncesinde hizmet edecekleri yerleri tespit etmek, bu alanlarda oluşacak dijital çözümlerin sürdürülmesini sağlamak; yani şirketin kısa, uzun ve orta vadede stratejik planlamasını yapmak bizim ilk çalışma adımımızı oluşturdu. Dönüşüm sürecinde ilk faaliyet adımı mevcut durumu ölçmek olmalıdır. Bu adım, organizasyonda yer alan kişileri ve iş süreçlerini gözlemleme sürecinde; aşağıdaki sorular ve yönlendirmelerle çeviklik skorunu belirleyerek oluşturulmalıdır.

-Şirket vizyonu ve stratejileri organizasyonun bütününe yansıyor mu?

-Hedef ve stratejiler için esnek aksiyon planları var ve destekleniyor mu?

-Şirket kaynakları ve faaliyetleri iş sonuçlarına ve çevresel koşullara göre gözden geçirilip önceliklendiriliyor mu?

-Üst yönetim organizasyonu güven vererek sürekli öğrenme ve gelişim ve öğrenme destekleniyor mu?

-Müşterinin değişen isteklerine uyum yeteneği gelişmiş mi?

-Verimlilik ve etkinliği arttırmak için dijital yatırımlara kaynak ayırıyor mu?

-Alt yapı modüler ve hızlı değişikliklere uyumlu mu?

-İnsan kaynağı alt yapısı ve yetkinlikler bağımsız ekiplerle otonom çalışmayı destekleyecek yeterliliğe sahip mi?

-Bilgiye kolay erişim sağlanıyor mu? Şeffaf, hızlı ve doğru bilgiye ulaşım mümkün mü?

-Organizasyonel silolar ve hiyerarşinin etki alanı var mı?

DAİMA YETENEĞE VE İNSANA YATIRIM YAPMAK

Çevikliği yüksek convertible çalışanlar, tasarladığımız dijital dünyanın başrolünü üstlenecekler. Bu nedenle yatayda farklı alanlarda geniş bilgi birikimine sahip, dikeyde ise derinlemesine uzmanlık sahibi olan “T-Shape Modeli” çalışanlarla yeni dünyanın gerekliliklerini karşılamak mümkün olacak diye düşünerek, bu yolculukta en önemli adımın insanla başlamazsa başarılı olamayacağını düşünüyorum.

Sürekli bilgi alışverişi, akıllı iş birliği ve esnekliği teşvik eden organizasyonlarda; otomasyon ve insan zekasının birleştirilmesini başarırsak endüstri 4.0 ve gelecek teknolojiler için de asıl noktayı keşfetmiş olacağımızı düşünüyorum.

NEWS

TRENDS

COMMENTS