Türkiye’de; kadın ve erkeklere eşit davranış olup olmadığı, eşitliği korumaya yönelik yasalar, kadına şiddete karşı cezalar, aile baskısı, iş hayatına katılımda fırsat eşitsizliği, çalışma hayatına geçmede engeller, kadınların ev içi sorumlulukları, bu sorumlulukların eşlerle paylaşımı, kültürel önyargılar, kadınların önünde sıralanan engellere karşı siyasetçilerin, gerekse medyanın bu konulara olan ilgisi gibi konulara ilişkin bireylerin ifade, tutum ve davranışları incelendi.
KADINLARIN YAŞADIĞI ÖNEMLİ BİR SORUN; EKONOMİK AÇIDAN BAĞIMSIZ OLAMAMALARI…
Her 10 kadından 7’si bugün bile eşinden ve ailesinden izin almadan çalışma hayatına katılamadığını ve ekonomik bağımsızlıkları olmadığı için de gerek ev içi gerekse de ev dışı konularda karar alıcı olamadıklarını söylüyor. Ayrıca iş hayatında da kadınların ayrımcılığa maruz kaldığı görüşü oldukça baskın bir görüş. Kadınların %65’i işte ayrımcılığa maruz kaldığını, terfilerde erkeklerle eşit hakka sahip olmadığını ve %55’i aynı iş için erkeklerden daha az ücret aldıklarını düşünüyor. Erkeklerin bu konulara katılım oranı daha düşük olsa da genel olarak bakıldığında erkeklerin de yarısının kadınlarla benzer görüşte olduğu görülüyor.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN CEZASIZ KALMASI KADINLARIN %84’Ü İÇİN YAŞADIKLARI ZORLUKLARIN EN ÖNEMLİSİ
Kadın yönelik şiddetin cezasız kalmasının yanı sıra aile baskısı da kadınların yaşadığı diğer önemli bir sorun. Bu iki konunun dışında kadınların ev içi sorumlulukları ve bu sorumlulukların eşleri ile eşit paylaşılmaması da kadınların zorlandıklarını belirttikleri diğer konular. Erkeklerin bu konulara yönelik verdikleri cevapların oranı daha düşük olsa da yine de her 10 erkekten 7’si kadına yönelik şiddetin cezasız kaldığı görüşünde.
TOPLUMUN %85’İ YETERLİ YASALARIN OLMAMASI VE OLAN YASALARIN DA UYGULANMAMASININ TÜRKİYE’DE KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNİN SAĞLANMASININ ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ENGELLER OLDUĞUNU BELİRTİYOR
Yasaların yetersiz olması ve uygulanmıyor olmasının yanı sıra kültürel önyargılar da kadın erkek eşitliğinin sağlanamaması konusunda diğer önemli bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Bu iki ana konunun dışında gerek siyasetçilerin gerekse de medyanın bu konuya yeterince eğilmemesi de toplumun %80’i tarafından bu konudaki diğer önemli engeller olarak belirtiliyor.
TÜRKİYE’DE KADIN VE ERKEKLERE EŞİT DAVRANILDIĞINI DÜŞÜNENLERİN ORANI SADECE %22
Toplumun %22’si kadın ve erkeklere eşit davranıldığını düşünürken, %55’i eşit davranılmadığı görüşünde. Bu konuda kadın ve erkelerin görüşü benzer seviyede. Gerek toplumda, gerek aile içinde gerekse de işte toplumun yarısı kadın ve erkeğe eşit davranılmadığını düşünüyor. Kadın ve erkek eşitliğini korumaya yönelik yasaların olduğunu düşünenlerin de oranı sadece %31…
Ipsos, Sosyal Araştırmalar ve Kalitatif Araştırma Hizmet Birimleri Lideri, İcra Kurulu Üyesi Ece Ertürk verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; “Her ne kadar belli dönemlerde gündemdeki görünürlüğünü ve önceliğini daha fazla hissediyor olsak da sadece Türkiye’de değil dünyada da toplumsal cinsiyet eşit(siz)liği, konunun olumsuz taraflarıyla hem kadınlar hem de erkekler tarafından hemfikir olunan toplumsal bir sorun. Türkiye’de kadınlara ve erkeklere toplumda eşit davranılmadığı algısının cinsiyetten bağımsız kabullenilmiş bir gerçeklik olduğunu görüyoruz. Toplumun 70%’i kadın-erkek eşitliğini korumaya yönelik yasaların mevcut olmadığını düşünüyor. Toplumda ve iş hayatında cinsiyet eşitsizliği konusunda ortak bir kanı olsa da aile içinde eşitlik olduğu noktasında erkekler kadınlara göre daha olumlu. Kadına yönelik şiddetin cezasız kalması ve aile baskısı konuyla ilgili en temel toplumsal sorunlar olarak öne çıkmakla birlikte pandemi döneminde de yansımalarını oldukça hissettiğimiz ev içi ve çocuklarla ilgili sorumluluklardaki eşitsiz dağılım da dikkate alınması gereken diğer sorunlar. Kadının hem toplumsal hem de aile içindeki duruşunu etkileyen konulardan biri olarak ekonomik bağımsızlık ve kadını ekonomik bağımsızlığa götürebilecek kaynaklara eşit erişim de yine dikkat edilmesi ve iyileştirilmesi gereken toplumsal konular arasında.
Günümüzde hala kadınların 70%’i ailesinden ve eşinden izin almadan çalışma hayatına katılamıyor.
Yine benzer sayıda kadın ekonomik özgürlükleri olmadığı için gerek ev içi gerekse de ev dışı konularda karar verici olamıyor. Daha eşitlikçi ve kapsayıcı toplumsal bir düzen için gerekli yasaların olması ve doğru şekilde uygulanması; aynı zamanda da toplumsal cinsiyet konusunun gerek siyasiler gerek medya tarafından daha gündemden bağımsız daha somut ve süreklilik içinde önceliklendirmesi ve sahiplenilmesi bu konuyla ilgili toplumsal beklentiyi de karşılayacak ve iyileşme sağlayabilecek ilk aksiyonlar gibi görünüyor.“